Türkiye’nin uzun yıllardır sürdürdüğü Avrupa Birliği’ne (AB) çalkantılı üyelik sürecinin bahtı, 28 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde yine şekillenmesi öngörülüyor. Avrupa Parlamentosu’nun aldığı kararla Şubat 2019 itibariyle tam üyelik müzakereleri askıya alınmış durumda. Cumhurbaşkanı adayları Kemal Kılıçdaroğlu ve Tayyip Erdoğan ise AB’ye stratejik olarak üyelik amacını sürdüreceğini belirtti fakat uzmanlar, Erdoğan’ın tekrar seçilmesi durumunda müzakerelerin yine başlamasına pek imkan tanımıyor.
Politico mecmuası “Avrupa, Türkiye ile alakalarda ne istediğine dikkat etmeli” başlığıyla dün yayımlanan bir haber-analizde blokun aslında Türkiye’nin AB üyeliğine yönelik bir siyasetinin olmadığını vurgularken ikinci cins cumhurbaşkanı seçimlerinde “Erdoğan’ın kazanmasının AB’de kimilerinin rahat bir nefes almasını sağlayacağı” yorumu yapıldı. “Hem Brüksel’de hem de öbür AB başşehirlerinde, Kılıçdaroğlu liderliğindeki Türkiye’nin birlik ile bağını tekrar tanımlamaya ve niteliksel olarak ilerletmeye çalışacağına dair tasalar artıyordu” denilen tahlilde, Ukrayna savaşının Türkiye’nin üyeliğini düşük öncelikli hale getirdiği de belirtildi. Haberde üst seviye bir AB yetkilisinin şu kelamlarına de yer verildi: “Bir noktada, Ukrayna ve Batı Balkanlar’ın son genişleme olduğunu açıkça belirtmemiz gerekecek. AB’nin hem Türkiye’yi hem de Ukrayna’yı hazmetmesi düşünülemez. Piyasa buna dayanmayacak.”
(Senem Aydın-Düzgit)
Sığınmacılara yönelik Ankara-Brüksel ortasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nı reddedeceğini ve yurttaşlara vizesiz deveranı getireceğini söyleyen Kılıçdaroğlu’nun kazanması durumunda AB’deki muhtemel yansımaları Sabancı Üniversitesi Memleketler arası Münasebetler Kısmı öğretim üyesi Prof. Dr. Senem Aydın-Düzgit ile konuştuk. Aydın-Düzgit, “Muhalefet kazansa dahi AB ile müzakerelerin kısa ve orta vadede canlandırılması öncelik olarak görünmüyor. Kısa vadede AB-Türkiye ortasında itimat artırımı ve diyalog kanallarının açılması maksadı önemli” değerlendirmesini yaptı.
‘TEHDİDİ GÖRMÜYORLAR’
“AB, tek boyutlu bir yapı değil” diyen Aydın-Düzgit, bir yandan muhalefetin mülteci muahedesinin iptali ve üyelik maksadının makul bölümlerde kaygı yaratmasını başka yandan Avrupa Sosyalistler Partisi’nin Kılıçdaroğlu’na verdiği açıktan dayanağını buna örnek gösterdi. Aydın-Düzgit, “AB’de kimi taraflar, Erdoğan’ı ‘çözdüğünü’ düşünüyor. Lakin ‘Erdoğan’ın tekrar seçilmesiyle demokrasiden ve birebir vakit da Batı’dan da uzaklaşan Türkiye’nin Rusya’ya daha da yakınlaşması’ senaryosunun Avrupa güvenliğine tehdit olabileceğinin farkında değiller” diye konuştu.
Yorum Yok