Cumhurbaşkanı seçimi ikinci cinse kaldı. Meclis çoğunluğu büyük oranda Cumhur İttifakı’nın elinde. Buna karşın yeni seçilecek cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine nazaran kıymetli kararları tek başına alabiliyor. Örneğin tüm yüksek yargı mensuplarını kendisi görevlendiriyor. Daha da kıymetlisi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, yurttaşlara vaat ettiklerini Meclis çoğunluğu olmadan da gerçekleştirebilir. Mitinglerinde “Saray yerine Çankaya’da” oturacağını açıklayan Kılıçdaroğlu ülkeyi meselesiz yönetebilir. Mevzuyu alanında uzman isimlere sorduk.
‘ETKİSİ YOK’
İletişim uzmanı Ateş İlyas Başsoy Meclis aritmetiğinin ikinci çeşidi etkileyemeyeceği görüşünde. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte Meclis’in tüm tesirinin kaybolduğunu söyleyen Başsoy, “Türkiye’deki temel hususlarda Meclis’in hiçbir kıymeti yok. Zati Türkiye’de 5 yıldır ‘Saray rejimi’ var ve kim gelirse gelsin o Saray yönetecek. Meclis aritmetiğinin 2. tipe hiçbir tesiri yok” dedi. Kıymetli olanın cumhurbaşkanı seçimini kazanmak olduğunu belirten Başsoy, “2. çeşitte Tayyip Erdoğan seçimi kaybedebilir. 49 puan Erdoğan’da var. 45 puan da Kılıçdaroğlu’nda var. 5 puan da kesin Erdoğan aksisi bir kesim var. Bu yüzden insanlara çok kara propaganda yapılıyor. Muhalefet bunların palavra olduğunu kesin söyleyecek ve halini net bir halde ortaya koyacak. Bu reaksiyon oyları da çekilebilir. Seçim ortada şu anda. Yani tasalara pek kapılmamak gerekiyor” sözlerini kullandı.
‘SÖYLEMİ DEĞİŞTİRMELİ’
Siyaset bilimci Dr. Çağlar Ezikoğlu ise Meclis’teki dağılımın 2. tıp için kıymetli bir parametre olduğunu kaydetti. Erdoğan’ın “istikrar” açıklamasının seçmenini konsolide etmeye dönük olduğunu aktaran Ezikoğlu, “7 Haziran-1 Kasım 2015 ortasındaki kaos sürecinde kendi seçmenini ‘düzen ve istikrar’ ile kazanmayı başaran bir önder için beklenen bir açıklama ve kendi tabanı da bu politikayı destekleyecektir” dedi. Kılıçdaroğlu’nun açıklamasının ise muhtemel tehditlere vurgu yaptığını söyleyen Ezikoğlu, “Seçimi kazanmak için tek bahtı Erdoğan’a oy vermeyen yüzde 50.5’luk kitleyi konsolide etmek olan Kılıçdaroğlu, telaffuz lisanını değiştirmeli ve etrafındaki danışman takımı ve akademisyen-gazeteci uzantılarını bir an önce uzaklaştırmalı” diye konuştu.
‘İKNA EDİCİ OLMALI’
Sinan Oğan’a oy veren kitle için HÜDA PAR ve Yine Refah Partisi üzere radikal partilerin Meclis’te olmasının rahatsızlık verici olduğunu aktaran Ezikoğlu, “Bu rahatsızlığı yüzde 50.5’lik seçmen kitlesine daha tesirli ve ikna edici bir halde sunmak gerekiyor. Sığınmacı sorunu başta olmak üzere ‘genç seçmenlerin’ rahatsızlık duyduğu bahislerde daha net bir hal sergilenmesi elzem. Bu bağlamda seçim kampanyasının büsbütün değiştirilmesi, Sinan Oğan ve Muharrem İnce ile acilen anlaşılması, İmamoğlu ve Yavaş üzere figürlerin daha ön plana çıkartılması, Erdoğan’ı istemeyen yüzde 50.5’lik seçmen kitlesinde neredeyse hiç katkısı bulunmayan AKP devrinin eski figürlerinin bu kampanyadan uzaklaştırılması gerekmektedir” dedi.
MECLİS’TE ÇOĞUNLUK OLMADAN DA OLUR
Cumhurbaşkanı dışarıdan hükümeti (bakanlar kurulunu) kuruyor.
Hükümetin güvenoyu alması gerekmiyor.
Cumhurbaşkan tıpkı Meclis üzere kanun kararında Kararname çıkarabiliyor.
Meclis bu kararnameyi beğenmeyip tıpkı bahis ile ilgili yasa yaparsa lider veto ediyor. Meclis’in tekrar tıpkı maddeyi yapması için salt çoğunluk gerekiyor. Bu da AKP de yok.
Cumhurbaşkanı tüm yüksek yargı organı mensuplarını kendisi görevlendiriyor. Yani yargıyı değiştirme yetkisi var.
Yine TRT üzere YÖK üzere kurumların liderlerini, üniversite rektörlerini atama üzere, valileri, kaymakamları atama üzere daha pek çok yetkilere sahip.
Yorum Yok